Akdeniz'de müsilaj tehlikesi

Akdenizde müsilaj tehlikesi

Geçen aylarda Marmara Denizi'nde büyük bir çevre sorununa neden olan müsilaj, Mersin’de de özellikle kapalı küçük koy ve körfezlerde risk oluşturmaya başladı. Mersin sahillerinin müsilaj tehlikesi altında olduğu uyarısı yapan Prof. Dr. Deniz Ayas, önlem alınmadığı takdirde kentin büyük bir çevre sorunuyla karşı karşıya kalabileceğini söyledi

Mersin, 321 kilometrelik sahil şeridiyle müsilaj açısından riskli illerin başında geliyor. Özellikle deniz dibinde yapılan çalışmalar, Mersin’in batısında müsilaj olduğunu ortaya koydu.

Mersin sahillerinde kapalı koy ve körfezlerde, akıntı hızının düşük olduğu yerlerde müsilaj görüldüğünü söyleyen Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, "Özellikle sonbahar ya da ilkbahar başlarında planktonik canlı gurupları sayılarını artırarak doğal bir bileşik olan müsilajı oluşturuyorlar" dedi.

Mersin’de, müsilajın Marmara’daki gibi büyük kütleler halinde oluşmasa bile özellikle uygun yerlerde ciddi problemlere yol açabileceğini dile getiren Ayas, şu anda Mersin’in Silifke ilçesi açıklarındaki Dana Adası ve Boğsak tarafındaki daha kapalı alanlarda müsilaja rastladıklarını ifade etti.

Kazanlı’dan Anamur’a kadar bir tarama gerçekleştirmek istediklerini söyleyen Ayas, "Göksu Nehri çok önemli burada; kıta içi kirliliği yoğun bir şekilde denize deşarj ediyor. Göksu Nehrinin etkilediği alanlar Dana Adası, Tisan, Yeşilovacık’a kadar ulaşıyor" dedi.

Silifke bölgesinde çok yoğun tarımsal aktivite yapıldığını, dolayısıyla gübre sularında da bu kirliliğin mevcut olduğunu belirten Ayas, "Yazlık sitelerin de etkisi var. Bu sitelere su sağlıyoruz, belediyelerin görevi bu ama bu çıkan atık suyu ne yapacağımızı düşünmüyoruz. Sorun burada. Küçük, basit filtrasyonlarla bu atık suyu denize deşarj ediyoruz. Çok yoğun bir şekilde azot, fosfor gibi kimyasal molekülleri denize salıyoruz” diye konuştu.

Hem Mersin'in hem de tüm sahil kentlerinin, risk altında olduğunu belirten Prof. Dr. Ayas, Marmara ölçeğinde önerilen eylem planları gibi ileri biyolojik filtreler ve ileri arıtma sistemlerinin tüm kentlerde bir lüks değil, zorunluluk olması gerektiğinin altını çizdi.

Önlem için ilgili tüm kurumlara çağrı yapan Ayas, “Belediyeler ve bakanlığa bağlı yerel kurumların ve merkezi otoritenin bir bütün halinde tüm kentleri kapsayacak bir eylem planına ihtiyaç var, çünkü tarımsal üretim sahil kentlerimizde fazla. Yerleşimler çok fazla, yaz ayalarında sahil kentlerinde nüfus çok çok artıyor. Bu da çok büyük bir kirlilik yükü oluşturuyor" şeklinde konuştu.

Bu önlemler alınmazsa en başta besin zincirinin etkileneceği uyarısında bulunan Ayas, denizlerin doğal ekosistem olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Müsilajın, doğal sistemlerin verdiği bir refleks olduğuna işaret eden Ayas, şöyle devam etti:

“Aslında sistemin kendini koruma mekanizması. Sistem bize bir uyarı veriyor, ‘Burada fazla kirlilik var; ben bunu müsilaj oluşturarak yok etmeye çalışıyorum’ diyor. Onu besin zincirine sokuyor, doğal bir bileşik olduğu için bazı balık grupları bunları yiyor. Yani deniz kendi çözmeye çalışıyor."

Devasa boyutlara ulaştığı için Marmara'da müsilaj sorununun çözülemediğini belirten Ayas, "Ayrıca orada balık popülasyonları aşırı sömürülmüş ve bu tüketilebilir boyutların çok ötesine geçmiş. Biz kirletiyoruz, deniz kendini korumaya çalışıyor ve bu müsilaj minimal boyutlarda oluştuğu için besin zincirine direkt besin olarak giriyor” dedi.

Yorumlar

Bu etkinlik için henüz yorum yapılmamıştır. Yukarıdaki bölümü kullanarak ilk yorum yapan siz olabilirsiniz.

Son Haberler